23 Nisan 2014 Çarşamba

"Makyaj Odam" dan Gelen Muhteşem Hediyelerim :)))


Cumartesi sabah'ı güne " makyaj odam "ın güzel mail'i ile uyandım.
Geçen aylarda düzenlemiş olduğu; blogu'nun 1.yaş çekilişine katılmıştım.
Ne güzel bir tevafuk ki ben kazanmışım :))
Çok çok mutlu oldum tabii :)
Nasıl olmayayım ki, şunların güzelliğine bakın :)
Hepsi o kadar kullanışlı ki, birçoğu ihtiyacım olan ve denemek istediğim ürünler, tatlılıklarına hiç değinmiyorum :)

Ayrıntılı paylaşmak gerekir ise;

*Mükemmel renk seçeneği ile far paleti,
*İkea saksılıklar ve içersinde; bolca sıcak çikolata,nesguik,bitki çayları ve lolipoplar :)
*Gabrini ojeler ve Nail Art Tırnak bantları
*Accessorize markalı "baykuş çanta" :))
*Loreal Paris ; "BB Krem ve Cilt Serumu,
*The Balm markalı ve çok denemek istediğim; eyeliner :)
*Essence allık (rengi çok tatlı) :)
*eos markalı minnak "dudak balsam'ı" :)

Yazarken yoruldum valla, böyle güzel hediyeleri binbir emek ile hazırlayan ve beni mutlu eden Cansu' ya çok çok teşekkür ediyorum.
Umarım uzun yıllar kendisini blog da ve özellikle benim daha çok ve severek takip ettiğim instagram' da da görürüz :))
Tekrar teşekkür ederim :)

***

Birde aynı gün gittiğim Ümraniye de bu güzellikler karşıladı beni, her ne kadar pembesi kalmamış olsa da bunlar da beni mutlu etmeye kafi :))
Anlayacağınız muhteşem bir Cumartesi idi benim için :) umarım her günümüz bu denli güzel ve keyifli geçer.


 23 Nisan Ulusal ve Egemenlik Bayramımız da kutlu ve mutlu olsun :)
Umarım ismine yakışır bir şekilde tüm Dünya Çocukları'nın mutlu geçireceği bir gün ve gelecek olur.





12 Nisan 2014 Cumartesi

Kamera Arkası...!


Blog sayesinde;birçok güzel insan ve birçok hayata sahip ve şahit oluyoruz.
Hiç görmediğimiz hâlde acısıyla üzülüyor, sevinci ile biz de mutlu oluyoruz.
Bazıları kendisini ifşa ederken, büyük bir çoğunluk -buna bende dahil- kendisini ifşa etmekten kaçınıyor.
İnsan ister istemez merak ediyor,kimisi bunu arkadaşlığa dönüştürüyor hatta :)
Bende birçok insanı merak ediyorum,henüz tanışma fırsatım olmadı ama ilerde olur inşallah.
Ama tek merak eden ben değilmişim ki: Nabrut da çok güzel bir "mim" oluşturmuş.

Demiş ki; -arkadaşım,sen bu postlarını nasıl bir ortamda hazırlayıp,yayınlıyorsun?
Hadi seni göremiyoruz, bari nasıl bir ortam şartlarında yazıyorsun, hele bi gösteri ver ahahha :))
Evet,yukarıda da görmüş olduğunuz üzere,böyle bir masa ortamında hazırlıyorum :)
(Gerçi pek hazırlayamıyorum da :)


Yakın zamanda aldığım ve okuduğum kitapların bir bölümü, kalemlerim, yeğenimden arakladığım not defterim;genelde sevdiğim dizi,film ve kitapları not ediyorum.
Nezle olduğum için bolca selpak ve ıslak mendil bulunduruyorum bu aralar :)
Su içemeyen bir insan olarak,böyle cam şişede her daim su bulunduruyorum yanımda.Böylelikle aklıma geldikçe içmem daha kolay oluyor.
Yeni bantlar buldum kırtasiyeden onlarla tatlı tatlı bakışıyoruz.
Lip balm elimin altında olur genelde,tabii normalde bu kadar düzenli değilim :) kahve ve çay bardakları, abur cubur paketleri de eşlik eder masama :))


Masaüstü'mde de; Çin'in "feng huang"  şehrinden muazzam bir görüntü var, sevdiğim şehirlerden resimler olur genelde.
Bakıp bakıp hayal kurarım oradaymışım gibi! :))

Ben de bu mim'i eğer cevaplamak ister iseler;


paslıyorum :))






5 Nisan 2014 Cumartesi

60'lar Klasik Filmlere Devam ... Splendor in the Grass/ Aşk Bahçesi




Bu aralar; "60'lar klasik'lerine" takmış durumdayım.Kafa olarak da o yıllara ait olduğum için, pek bir keyifle izliyorum.

                     
                       ***



Tam olarak hatırlamasam da, sanırım bir kitapta ismini duyup not etmiştim bu filmi.
Filmin konusunu ve oyuncularını araştırır iken; "Natalie Wood ve Warren Beatty" isimlerini görmemle zaten filmi seveceğimi anlamıştım.
Natalie Wood'un gerçek hayat hikayesi ve güzelliği, beni etkilediğinden mi bilmiyorum,bu kadını seviyorum.Kendi hayat hikayesi de bir film senaryosu gibi.









1961 yılın da çekilen ‘‘Splendor in the Grass’’ filminde sinema tarihinin ilk ‘‘French Kiss - Fransız Öpücüğü’’, Natalie Wood ve Warren Beaty arasında gerçekleşmişti. Senaryosu Oscar alan film, gençlik aşkları üzerine hüzünlü, etkisini hala kaybetmemiş gerçek bir klasik. ‘‘Piknik’’ ve ‘‘Otobüs Durağı’’yla tanınan Pulitzer ödüllü yazar William Inge, senaryoyu gençliğinde duyduğu yaşanmış bir öyküden yola çıkarak kaleme almış. 1920'lerde Kansas'ta geçen hikayede, birbirini seven ancak aileleri yüzünden ayrılmak zorunda kalan iki gencin ilişkisi anlatılıyor.




Kısaca filmin konusundan bahsetmek gerekirse;



1920'ler Kansas'ın da geçiyor.
Belirtmeden geçemeyeceğim; o zamandan bu yana değişen hiçbir şey olmamış :)
Aşk'ı ile aile ve toplum baskısı arasında kalan genç bir kız ve iş kolik ve paragöz babası tarafından kendisine sorulma nezaketinde dahi bulunulmadan geleceği belirlenen ve sevdiği kız tarafından istediği ilgiyi bulamayan  bir genç'in aşk ve hayat mücadelesini izleyeceksiniz.
Bud ve Deanie ...






Bir kadının aşk nezdinde; ne derece ileriye gidip,kendinden vazgeçişini izleyeceksiniz.
Deydi mi derseniz...?!









Hani bazı filmler sizi sonuyla vurur ya, işte bu filmde bizleri sonuyla vuruyor.Sırf sonunu izleseniz bile içiniz burkulur.
Çokça; -"nedenler ve keşkeler" var.


Yazıyı, filmde de geçen ve beni derinden etkileyen; "Wordsworth"un, Duygu ve Ölümsüzlük şiirinden bir pasaj ile bitiriyorum.

***

Hiçbir şey bir saat öncesine dönmez, görkemli çimenlerde
Çiçeklerin zaferi
Kederlenmeyiz!
Geride bıraktıklarımıza karşı güçleniriz!