29 Aralık 2012 Cumartesi

Ah o günleri bir daha vermez mi?

      Bu aralar nedense,kulağım hep eskileri arıyor.Böyle özlem gidermeye çalışıyorum sanırım :)


İnan bana çok geç değil
Mevsim bahar daha kış değil
Bir kez daha dayanamam
Kalbim nasır ama taş değil
Bir deli rüzgar esse bir yerlerden
Savurur mu, götürür mü beni bilmem
O deli aşık mazide kaldı artık
Dönecek mi geriye onu bilmem
Hiç zaman olmaz mı, geri gelmez mi
Savunmasız duygular
Ah o günleri bir daha vermez mi
Acımasız şu yıllar
 
                                                                                                 Nilüfer Örer-Mevsim bahar

27 Aralık 2012 Perşembe

Çağla'nın Hediyeleri :)))

 "Çağla'nın" çekilişine katılmış ve ben kazanmıştım.Gerçekten 2 gün sonra hediyeleri elimdeydi,kendisinin  ve kargonun hızına hayran kaldım.Malum tee Antalya gibi güzel iklimli bir yerden geldiler :)))



                                 Hepsi çok güzel  hediyeler,ama en tatlısı çanta tabi ki :))

Birde o güzel mesajı yokmu,birde şimdi hediyeler bana gelince annemle babam şaşırdı doğal olarak,çünkü onlar hâla blog ortamını pek kavrayamadılar.Onların dilince, durup dururken biri neden hediye yolluyor ki diyolar :))Anlattım biraz ama hala şaşkınlar :))
Birde ben mesajı okuyorum sesli bir şekilde,sağolsun Çağla öyle güzel yeniyıl dileğinde bulunmuş ki,hep bir ağızdan -Amin - dedik :))
Babam "hediyeler biryana ama ta Antalyalardan hem de hiç yüzyüze görüşmediğin bir insandan böyle dilek - dûa- almak, çok güzel dedi.Gerçekten birkez daha kendisine teşekkür ediyorum,ve bende kendisine aynı temenliler de bulunuyorum :))
 
 

20 Aralık 2012 Perşembe

Bir Kar Tanesi Düşerse Anılarıma...!

Hamiş: Blogu ilk açtığım zamanlar da yazmıştım.Tabi o zamanlar izleyicim(iz) yoktu.Düşündüm de arada sevdiğim yazıları tekrar yayınlıcam :)) Kâr yağınca aklıma geldi bu yazı.Birde o zamanlar takma isim kullanıyordum :) "Zıpçıktı" ahahah :)))(bknz. Zıpçıktı Cafer)

 
***********************************
 
 
Hergün Ana haberlerde neredeyse yağsın diye el ele tutuşulup sinerji ortamı( uyum ve pozitif enerji akımı) oluşturarak ve meterologlar'dan da alınan gaz ile sonunda geçtiğimiz salı "kar" yağdı.(Ayrıca bu "Balkan ve Trakya'ya da acaip kılım sölemeden geçemedim nedir yahu bizde yağar komşuyada düşer ayağı :))

Neyse...Doğal olarak direk aklıma; Hertürlü bahaneye açık trafik kuyrukları , aynı şekilde kazalar , "Çamlıca" tam tepemde olduğu hâlde bir yağmur yada kar yağdığı zaman bozulan uydu yayınımız ve tabi en büyük kabus buzlu yollar...

Ben böle saçma sapan kuruntular içindeyken birden odama (herzaman ki gibi kapıyı çalmadan) giren yeğenim "hala bak kar yağmış yuppiii" diye sevinirken buldum.Akabinde ardı ardına yaptığı "inşallah yarın okullar tatil olur , olurda bol bol kayarız ,kar topu oynarız ,senle kardan adam yaparız "yaparız demi hala?" ...

Birden silkindim ve yüksek sesle " Hoppp onlar benim hayallerim" diyecektim ki ...Tabi ki demedim .

Ama içim içimi yiyodu nasıl olurda ben ilk kar yağdığını gördüğümde bunları hayal etmemiştim de" o "etmişti.

Sonra kendime geldim ;"Büyümüştüm " oysaki daha dün gibiydi sabırsızlıkla kar yağmasını, okulların tatil olmasını bekleyişimiz. Sabahleyin erkenden mahalledeki bütün çocuklarla toplanıp en uzun yokuş bulunup,annelerimizden gizli evden aşırdığımız çöp poşetleriyle tren vagonları misali tek sıra halinde kayışımız ...En uzun" Kardan adam " yapma yarışlarımız . Ne yani bitmişmiydi ...

Bitmişti ... Yutkundum önce sonra belki içimde oluşan boşluğu ısıtır diye meyveli çayımdan bi yudum aldım ama hiçbi işe yaramadı.Sonra kalktım yeğenimin yanına gittim.Buğulaşmış camdan tek tek düşen ve düştükçe içimi acıtan,anılarımı kazıyan manzaraya daldım ...

 

He merak ettiyseniz " kar topu oynarız senle,kardan adam yaparız "yaparız demi hala ?" diyen yeğenimle kardan adam yapmadık :))) ***Zıpçıktı***

 




19 Aralık 2012 Çarşamba

"NEY" olmak istiyorum ...!

 
 
Çocukluğumdan beri hep "ney" çalmak istemişimdir.
Ama herkes çalamaz onu,bilmişimdir.
Onun acı sesi,bastırmıştır içimde ki nefreti,acıyı,öfkeyi...
Gözümden,akıttığı her bir damla yaş,günahlarımın kefareti
 
İçimde sakladığım,biriktirdiğim kötülükleri,özlemleri boşaltmaktır tek imdatım,
Sesim çıkmıyo senin gibi,feryadım duyulmuyo.
Oysa ki bende ayrıyım, "O"ndan ,Yâr'dan
Sevincim sensiz,mekanım sensiz,üzüntüm kâfi
 
Bende sürüldüm senin gibi yurdumdan, Cennetim'den
Tıktılar beni bu karadeliğe,mutsuz olcağımı bildikleri hâlde
Gurbet acı,zor koca bir sahra;ama güneşsiz,kumsuz,yâlın
 
Senin gibi feryad da kalbim,boşlukta nefsim
Mevlana gibi arıyorum,beni sana götürecek Şems'i
Aşk'la üflemek istiyorum ona
Herbir deliğince,notasınca secde etmek istiyorum,Sana
Çıksın istiyorum ney'imden, "LÂ İLAHE İLLALLAH"
                                                                                    
                                                                                              *TUBA*

                                                                                               

18 Aralık 2012 Salı

Ödüllü Mim :)) ve izlenesi bloglar

 
Blogger arkadaşlar yine güzel bir etkinliğe başlamışlar.Takipçi sayısı 200'ün altında olan blog sahiplerine ödül vererek tanıtımını yapıyorlarmış.Malum benim de altında olduğu için sağolsun sevgili
 "Sevda" beni mim'lemiş.Ben de sevdiğim arkadaşları seçtim bakalım kimlermiş :))
 
 
İzmir'de doğdum, İzmir'de büyüdüm, hala İzmir'deyim. Bendeniz kendi halinde 7 göbek İzmirli bir hatunum. İnsan biriktirenler-denim, hayvan sevenler-denim ve hiç pes etmeyenler-den yani mücadeleden vazgeçmeyenlerden diyelim,tipik bir polyanna da diyebiliriz aslında pempe gözlüklerim vardır , yer yer çıksada genelde hep takılıdır. Hayat gayelerim sonlanana dek de çıkarmamaya çalışacağım kim ne derse desin :) Bir de çocuk düşkünlüğüm var hani öyle sevmeliklerden değil, kuzen komşu çocuğu cart curt değil, hayata kazandırmalıklardan sokaktaki çocuklardan ya da evlerinde hiç değerinde olan çocuklardan. Hiç çizmeden çizilmiş olanlardan yani en büyük tutkum bu, ulaşabildiğim kadar çocuğa ulaşmaya çabalıyorum ve bu hayatım boyunca bitmeyecek bir yolculuk eminim :) Son olarak kitaplardan başka hiç bir şeyi sahiplenmemek gerek, gerisi içinse "Hayat işte olur gider(!)"
 
 
Anime ve Manga delisi, fansub site sahibesi, Japon-Japonya ve Kore hastası, Halkla İlişkiler mezunu, İzmir aşığı, moda ve makyaja en az yemek yemek kadar bayılır, anasının karnından pc ile doğmuş kemiriklemeyi sevdiği Malkav'ın manik depresif sevgilisi ( ^_^)/ yoroshiku onegaishimasu! Ha! Artık 23 yaşında :/
 
 
Kendisi de benim gibi "güney kore" hayranı olup.Bizzat gidip görmüş ve oralardan bizlere enfes görüntüler getirmiştir:))
 
 
33 yaşımdaymışım. Kimileri beni kulak kepçemde 8 küpeyle, kimi de üstümdeki tayyörle hatırlıyor. İlginçtir ki; ne 8 tane küpem oldu, ne de tayyörüm. Ben sadece yaşamayı öğreniyorum.
 
 
Kendisi hem evli hem çalışan bir bayan,günlük hayatından kesitleriyle bizlerle...
 
Bendenbukadar :))
 
 
 
 
 
 

17 Aralık 2012 Pazartesi

Mutsuz,ama "GURUR"luyum ahahaah :)))

("Kleinn" blogundan alıntıdır.)
 
Sevgili "kleinn" beni mim'lemiş sağolsun.
Kendisini her nekadar yeni tanısamda, ortak noktamız olan "güney kore" ile bağladı beni bloğuna :))


1.Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plândadır?

Ailevi konularda,duygularım ön plandadır herzaman.
Lâkin diğer hertürlü duygu,düşünce ve eylemler de mantığım...
Çocukluğumdan beri herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür,tartarım.Yaşımca değil,olgun bir şekilde davranırım.
Yani "anı" yaşıyanlardan değilim:))
He, dersen ki mutlu musun ? yooooo :))
Ama en azından mutsuz,ama "GURUR"luyum ahahaah :)))
Birde, bu mantık - duygu işi herkesin; yetişme tarzına göre de değişkenlik gösterebilir.Benim "asla"m olan birşey ,diğer insan için gayet sıradan olabilir.
Ama sonuç olarak "Mantığım"ön plândadır.

2.İnsanlar neden mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?
 
Çünkü;daha kuru ekmeği ıslatıp yememiş,elbisesine yama dikmemiş,ayakkabı boyamamış,mendil satmamış.
Hergün evi bombalanmamış,annesi-babası gözlerinin önünde katledilmemiş.
O gören gözleri "körmüş" , duyan kulağı "sağır" ...!
En kötüsü o kitabı hiç "OKU" mamış.
 
3.Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin şey var mı?

Sanmıyorum,çok israfçı biri değilim.En azından eskiye nazaran.Bazen kitap alımı konusun da aşırıya kaçtığımı düşündüğüm oluyor.
 
4.Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adaletmi dersin?
 
Üstte de belirttiğim gibi mantığımla hareket ettiğim için,Allah'a şükür öle büyük bir haksızlıkla karşılaşmadım.
Ama öle bir durum da pek susmam, çokta  çirkefleşmem.İnsanlardan adalet bekleyenlerden değilim zaten ...
 
5.Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin ?
 
Manen,aç gözlüyüm,madden orantılı, ne eksik -ne fazla :))
Ama beni mutlu edecek şeyler,biraz aç gözlü olmamı emrediyor sanki :))
 
 
NOT: Şirince'ye gitmeyen herkes mim'lendi  :))
 
 
 
 



 
 
 

ÖZLETİYOR SENİ BU YAĞMURLAR



Burada yağmur yağıyor
Aralıksız yağıyor günlerdir
Ama sen yine de şemsiyeni
Almadan gel ilk otobüsle
Buğulanan camlara usulca
Yüzünü çiziyorum ki yüzün
Bir yağmur damlası olup
Düşüyor yapraklarına gülün
Güller de bozamıyor bu uzun
Karanlık sessizliğini kentin
Anılarını yitiriyor sokaklar
Bezirgânlaşıyor bulvar ışıkları
Tarih de kekemeleşiyor bazen
Ki o zaman aşktır tek bilici
Aşksa yürümek gibi bir şey
Duyabilmek kuşların gelişini
Anısı bizsek eğer bu kentin
Unuttuğu türküler bizsek
Acıyı rehin bırakıp bir güle
Anımsatmalıyız bunları bir bir
Sonra yürümeliyiz seninle
Sokaklara caddelere çıkmalıyız
Belki bir aşktır bu kentin
Belleğini geri getirecek olan
Burada yağmur yağıyor ama sen
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun
 
Yazar : AHMET TELLİ

13 Aralık 2012 Perşembe

Kitaplarım Geldiiii :))

 
Geçenler  bahsettiğim kitap kampanyasından seçtiklerim bugün elime ulaştı.
Pazartesi akşamı 23.00 civarı vermiştim siparişi,dün kargoya verildi ve bugün ikindiye yakın kavuştum kitaplarıma... :)
Zaten 1-3 iş gününde ulaşır yazıyordu,öle de oldu.Lâkin bir bütün halinde ambalajlanmıştı ama korktuğum gibi bir zedelenme yok kitaplarda.
Kısacası memnun kaldım,zaten bir kitap parasına- 15tl- dört kitaba sahip oldum.Mutluyum :))


 
Ve birde hediye olarak "2013 atakan takvimi" yollamışlar sağolsunlar.

 
 
*************************************************************************
 Unutulmuş Bahçe
 
Kapıyı açıyorum ve tarlanın içine doğru yürüyorum…

Gün ışığı vadide bir nehir gibi süzülürken,

Yüzlerce ağaç olduğunu görüyorum çevremde

Ve böyle gümüşten yapraklar hiç görmemiştim daha önce.

Çalıştığı şirket batınca, Adrienne yaşam tarzına da elveda demek zorunda kalır. Yaşadığı şehirden ayrılır ve ailesinden ona kalan, bakımsızlığına rağmen güzelliğini yitirmeyen zeytinliğe taşınır. Adrienne’i doğanın kucağına getiren şey değişiklik hevesi değildir. Bu zoraki yolculuk, Zeytin Kardeşler’in sırlarını ortaya çıkarırken, Adrienne’in gerçek kimliğini bulmasına da yardımcı olacaktır.

Anılarla dolu bu unutulmuş bahçede, hayatını değiştirecek sürprizler Adrienne’i beklemektedir.
 
*******************************************************************************

Kaderin Kızları
 
 
 Amerika’da yaşayan Hintli bir ailenin, kadınla erkeği, Hindularla Katolikleri, tarihi ve laneti bir araya getiren öyküsü…

Dr. Raman Nair, ufak tefek karısı Jaya ve kilolu fakat güzeller güzeli beş kızıyla Virginia’da keyifli bir hayat sürmektedir. Doğum yeri olan Hindistan’dan o kadar uzun bir süredir ayrıdır ki ailesini kara bir bulut gibi takip eden, her nesilden bir kızı alıp götüren eski Brahmin lanetini unutmuştur. Oysa ne karısı ne de tatlı kardeşi Gita bunu aklından çıkarabilir. Birdenbire kızları yoldan çıkacak ve Dr. Raman Nair hangi yöne gideceğini şaşıracaktır.

Aşkın gelenek ve toplumsal kurallarla, masumiyetin kötülükle çarpışmasını anlatan bu romanın bitmesini hiç istemeyeceksiniz.

“Aralarına katılıp hikâyelerine dahil olmak isteyeceğiniz bir aileye dair yüreklere işleyen, etkileyici bir kitap.”

Cathy Lamb, HENRY'S SISTERS’ın yazarı

“Kaderin Kızlarıı, bir ailenin, geçmişlerinin yükünü taşıyan ama daha özgür bir gelecek düşleyen kadınlarını hoş bir biçimde anlatıyor.”

Alyson Richman, THE LAST VAN GOGH’un yazarı
 
*********************************************************************************
 
Rus Kızı Vasilisa
 
Tarağı elinden bıraktı. Aynanın önündeki mektubu eline alıp odanın diğer tarafına, güneye bakan penceresinin önündeki koltuğa doğru yürüdü. Koltuğa oturduktan sonra mektubu açtı. Son cümlesini okudu önce:

''Seni, senin atları sevdiğin kadar seviyorum.''

Erkan Karagöz 'ün ''Rus Kızı Vasilisa'' adlı romanı aşkın ve umudun, acımasızlığın resmini çiziyor. Gündüzün geceyle buluşan noktasında hoyrat bir kadının çığlıkları alev alev yanan alaca bir kuşu andırıyor.

Şevket ve Rus Kızı Vasilisa...

1917-1930 yılları arasında Kars ve yöresinde yaşanan çalkantıların içinde filizlenen bir aşk öyküsü...

-Hikmet Çetinkaya-Cumhuriyet

1917 Ekim Devrimi'nden sonra yaşanan siyasal ve toplumsal kargaşa, Çarlık Rusyası'nın işgal ettiği, Kafkasya'nın Anadolu'ya açıldığı topraklarda da yaşanmıştır.

Rus Kızı Vasilisa; Kars'tan İstanbul'a, oradan da Rusya'ya uzanan bir coğrafyada yaşanan çalkantıları ve resmi tarihin üzerini örttüğü olayları bütün çıplaklığıyla bize anlatıyor.

Bu tarihi doku ve atmosferde, atlara sevdalı seyis Şevket ile Rus generalin karısı Vasilisa'nın imkânsız aşkına da tanık oluyoruz.
 
********************************************************************************
 
Sek Votka
 

Faith Zanetti alkole, sigaraya ve hayatı uçlarda yaşamaya bağımlı olsa da, aynı zamanda bir noktada bir şeylerin değişmesi gerektiğini bilecek kadar da zekidir. Moskova muhabiridir ve on dokuz yaşında bir kız olarak bu işe seçilmesinin nedeni bir Rusla evli olmasıdır. Votkanın yaşattığı zihin bulanıklığı yüzünden o günlere ait her şeyi hatırlayamasa da, çoğunun kötü olduğunu bilmektedir.

Şimdi, on beş yıl sonra, o günler geri gelip onu bulmuştur. Ve cinayetten tutuklandığında, Faith içinde bulunduğu zamanı bir düzene koymak zorunda kalacağını anlar. Ve geçmişi de.

Keskin gözlemlere dayalı, açık yürekli, dokunaklı ve elinizden bırakamayacağınız bir kitap olan Sek Votka, genç bir kadının hepimizin içinde var olan adrenalin bağımlısının izinde girdiği macerayı anlatıyor.

"Heyecanın etkisini azaltmadan ve ciddi konuları önemsizleştirmeden, bir komedi-gerilim romanı yazması için bir yazarın şık çalımlar atabilmesi gerekir... Zekice ve eğlenceli..."

Guardian

"Faith Zanetti tam bir anti-kahraman...Sek Votka son sayfasına kadar sizi hem güldüren hem de sürekli tahminlerde bulunmanıza yol açan heyecanlı bir roman..."

Sunday Express
 
 
 
 
 
 

12.12.12 'nin ilk KAZIĞI...

2012'NİN DÜĞÜNLERİ
 
11 yaşımdan bu yana beslediğim platonik aşk dün bitti :)) o yaşta bir kız çocuğu olarak herzaman ki gibi yaşıtlarımın ve hemcins'lerimin aksine nerde maç,nerde kırdılı-dövdülü bir film ben başındaydım.Mesela ilk unutamadığım dizim "Deli Yürek"ti.
Daha sonra ise aynı yapıma ayit "Kurtlar Vadisi" yerini aldı.İlk bölümleri izlememiştim.Baktım bir furyadır gidiyo merak edip izlemeye başladım.Abim de bana katıldı.Biz olduk mu müptelası ? :))
Hemen abim izlemediğimiz bölümlerin CD lerini aldı hergün,2-3 bölüm peşpeşe izliyoruz falan...
Zaten siyasete merakım olduğundan konusu,krakterler tam benlik.
Taki son iki sezondur pek takip etmiyordum.Her dizi gibi, uzatınca tadı kalmıyor ,senaryo çarpıtıldı,bambaşka bir hâl aldı dizi.
Memati gitti ilk sezonlarda küçücük kız olan "Çakır"ın kızıyla evlenmeye kalkıyo,Polat desen Elif'in en yakın arkadaşıyla sevgili oluyo, oldu mu sana "KURTLAR VADİSİ -AŞK- " :)) baydı tabi bıraktım izlemeyi -abim hala izliyo,kendisi oğlak burcu olup aşk adamıdır- :))
 
Velhasıl kelam krakter olarak,fiziken ve yaşam tarzı ile ilgimi çekiyordu Necati Şaşmaz.
Birçok hatunla ilişkisi oldu -gerçi hiç yanyana göremedik - daha 1 ay öncesine kadar Nur Fettahoğlu ile sevgiliyken dün,evlendi evet evlendi hemde benim tahmin ettiğim gibi ,popülariteden uzak,kendi halinde bir hanım kızımızla...
Herkes gibi bende şaşırdım,ani evliliğine,ama zaten platonik olan aşkım gibi üzüntümde sanaldı,geçti gitti...!
Allah mutlu etsin...
 
Lakin cidden unatamıyacağım bir tarih oldu ahahah :)))
 
Var mı sizinde böle sanal aşklarınız ????

11 Aralık 2012 Salı

Kâr'lı bir Alışveriş ve bir TEŞEKKÜR :)

Öncelikle  yukarıda görmüş olduğunuz ve benim o kadar beğenilmesine rağmen hala okumadığım "Zülfü Livaneli " kitabı olan "serenad" "piainmydreams" arkadaşımızdan yeniyıl hediyesi ....
 
*********************************
 
 
Başlıkta da belirttiğim gibi, Kitap Bahçesi sayesinde çok güzel ve kâr'lı bir kitap alışverişi yaptım.Bunda emeği olduğu için de kendisine teşekkür etmek istedim.
 
*********************************
 
 
Evet ilknokta.com da gerçekten mükemmel bir indirim kampanyası var.Doğrusu benim siteden haberim yoktu.yani ilk defa alış-veriş yapıyorum.Bu yüzden ilk deneme amaçlı fazla almadım -teslimat,paketleme hizmetlerini görmek için - .
Sadece "Maya yayınların" da değil birçok yayında kampanya var.Birde "kelepir" başlığı altında 2 ile 8 tl arası çok hoş kitaplar da var.
İşin bi güzel yanı da, alışverişinize karşılık bir hediye kitap seçebiliyorsunuz ve böylece kargo - 4tl- da ücretsiz olmuş oluyor :))
 
Ben bu link  adı altından şunları seçtim ,
 
Rus Kızı Vasilisa
Kaderin Kızları
Unutulmuş Bahçe
Daha okunacak birçok kitabım ve yukarıda da belirttiğim gibi deneme amaçlı aldığım için fazla kitap seçmedim.Ama aklımda kalan birçok kitap var, ve artık sıkça uğrayacağım bir site...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Ve hediye kitap olarakta,
 
 
Kapağına bayıldım :))
 
 
Sabırsızlıkla bekliyorum :)) elime ulaştığı an fotoğraflayıp, kitaplar hakkında bilgiler vericem inşaallah... 
 

10 Aralık 2012 Pazartesi

Derya arkadaşımızdan muhteşem hediyeler :)

 
Cengiz Aytmatovdan " Elveda Gülsarı" kitabı ve muhteşem bir görsel olan Jean Portales'in "Beyaz Leylaklı Türk Kızı" adlı puzzle Derya arkadaşımız dan bizlere hediye :))

9 Aralık 2012 Pazar

Renkli hediye Çekilişi :)

Görünce o kadar  mutlu oldum ki,resmen huzur kapladı içimi.Yeğenlerimin şansı için katılıyorum bakalım nolucak :)) tık tık :)
 

2 Aralık 2012 Pazar

Aptal Kutusu

Hiç okumayacaksın !
Hiç düşünmeyeceksin !
Televizyonda kötü dediklerine sende kötü,
İyi dediklerine iyi diyeceksin, 
Kahraman dediklerini alkışlayacak,
Ünlü dediklerine özenecek,
Al dediklerini alacak,
At dediklerini atacaksın !
Ve tüm bu cehaletinle, bilgisizliğinle üniversitede okuyorum, amir oldum, Memur oldum diye kendini bi halt zannedeceksin öyle mi ?
Babaannem hiç okumamış tabir yerindeyse zırcahil bir kadındı. Allah ona Rahmet etsin. Fakat ben hayata dair pek çok güzel şeyi ondan öğrendim. Onunla konuşmak ayrı bir zevkti. Ve ben bugün üniversitede öğretim üyesi- öğrencisi , Amir, Memur,  pek çok kişi ile konuşuyorum. Fakat  hiçbirinden zerre miktarı zevk almıyorum. Samimiyet yok, bilgi yok, ukalalık çok...
Benim üniversitede okuyan, lisede okuyan güzel kardeşim. Seni bir aptal kutusunun dizayn etmesine izin verme. Okumaya zaman ayır. Çünkü okudukça o diken gibi diktiğin saçlarınla birlikte başında öne eğilecek. Okudukça aslında bir halt bilmediğini anlayacaksın tıpkı benim anladığım ve her an anlamaya devam ettiğim gibi. İnsanlarla iletişime geç. Birilerinin derdini dinle. Derdini yüz yüze birilerine anlat. Burada ölümüne savunduğun ve uğruna kalpler kırdığın fikriyatının dışarıdaki dünyada aslında beş para etmediğini göreceksin. Çünkü dışarıda amansız ve acımasız bir yaşam savaşı var. 
Senin beynini kullanmanı istemeyenler var. Sana dikte edilen bir yaşam tarzı var. Tüm bu olup bitenin farkına varman lazım. O ekranda gördüğün yaşam sana uygun bir yaşam değil. Ve inan bana orada gördüğün standartlara hiçbir zaman kavuşamayacaksın. Kavuşsan bile o vakit sen olarak kalamayacaksın.
 

Hiç okumayacaksın !
Hiç düşünmeyeceksin !
Televizyonda kötü dediklerine sende kötü,
İyi dediklerine iyi diyeceksin,
Kahraman dediklerini alkışlayacak,
...
Ünlü dediklerine özenecek,
Al dediklerini alacak,
At dediklerini atacaksın !
Ve tüm bu cehaletinle, bilgisizliğinle üniversitede okuyorum, amir oldum, Memur oldum diye kendini bi halt zannedeceksin öyle mi ?
Babaannem hiç okumamış tabir yerindeyse zırcahil bir kadındı. Allah ona Rahmet etsin. Fakat ben hayata dair pek çok güzel şeyi ondan öğrendim. Onunla konuşmak ayrı bir zevkti. Ve ben bugün üniversitede öğretim üyesi- öğrencisi , Amir, Memur, pek çok kişi ile konuşuyorum. Fakat hiçbirinden zerre miktarı zevk almıyorum. Samimiyet yok, bilgi yok, ukalalık çok...
Benim üniversitede okuyan, lisede okuyan güzel kardeşim. Seni bir aptal kutusunun dizayn etmesine izin verme. Okumaya zaman ayır. Çünkü okudukça o diken gibi diktiğin saçlarınla birlikte başında öne eğilecek. Okudukça aslında bir halt bilmediğini anlayacaksın tıpkı benim anladığım ve her an anlamaya devam ettiğim gibi. İnsanlarla iletişime geç. Birilerinin derdini dinle. Derdini yüz yüze birilerine anlat. Burada ölümüne savunduğun ve uğruna kalpler kırdığın fikriyatının dışarıdaki dünyada aslında beş para etmediğini göreceksin. Çünkü dışarıda amansız ve acımasız bir yaşam savaşı var.
Senin beynini kullanmanı istemeyenler var. Sana dikte edilen bir yaşam tarzı var. Tüm bu olup bitenin farkına varman lazım. O ekranda gördüğün yaşam sana uygun bir yaşam değil. Ve inan bana orada gördüğün standartlara hiçbir zaman kavuşamayacaksın.
 Kavuşsan bile o vakit sen olarak kalamayacaksın...!
 

Hediye Çekilişleri ...

 
 
Aslına bakarsanız, pek alıcağım ve paramı zayi edeceğim bir kitap değildir kendileri.
Lakin merakımdan ve beleş olduğu için katılıyorum,belki bende hediye ederim. (ne ka açık sözlüyüm ya) tık ...

1 Aralık 2012 Cumartesi

Ümmet Aranıyor !!!

Ümmet Aranıyor
Yine Yahudi, yine zulüm. Aynı filmi sar baştan. Üstelik bir ay önce net istihbarat verdik İsrail'in saldıracağı ile ilgili. Yıllarca yazdık, çizdik, slogan attık; “kahrolsun İsrail" falan. Hatta 1989 yılında Milli Gazete’de yazdığım yazıyı bile yeniden yazdım. Biz slogan attıkça, “Aaa baktım bir şey olmuyor..." Anladım ki ümmet lazım.
Hani kuru kuru, bize de bazen, “Türkçülük Yapıyorsun!” diyerek, “Ümmetçi Olmak Lazım!” ahkamı kesenler var ya, onlara soruyorum; "nerede bu ümmet?"
Dün bir arayayım dedim bu ümmeti, baktım nerelerde mesela; Bush ile Suudi Yahudi kralı el ele. Bankalarında 18 trilyon doları var… Dubai diye yeni bir İslami kültür(!) merkezi var; 10 yıldızlı oteller vs. Lüks kelimesi bile fukara kalır, onların lüksü yanında. Araplar da para gani. Avrupa bankalarını finanse ediyorlar, futbol takımları satın alıyorlar. Vay vay, Arap baharı dolmasını yutmuşlar, yeni dizayn...




Müslümanlar kutuplaşmış; İran Pers derin devleti, Yahudi’yle işbirliğinde. Mezhep çatışmaları kapıda. İslam dünyasının tv kanallarına girdim; ooo, etraf güllük gülistanlık; vur patlasın, çal oynasın! Alimler birbirine girmiş… Bunca tarikat, cemaat dünya genelinde İslam aleminde her sene toplanan zekat parası bilineni 250 milyar dolar, evet yanlış yazmadım, bilinen, nasıl mı? Hani faizsiz banka da kurdular ya faizsiz nasıl oluyorsa… Giriş çıkışlarından, finans hareketlerinin takibinden... İstihbarat raporlarına yansıyan bu. Yansımayanı Allah bilir.
Kâbe’yi Las Vegas’a çevirdiler. Paris Hilton Mekke'de bir çanta ve aksesuar mağazası açmış. Ne diyelim, Yahudi krala da bu yakışır...
"Bir buçuk milyar nüfuslu Müslüman dünya var." deniliyor. Eee hala Gazze sorunumuz var. Başka bir din, eğer bir buçuk milyar nüfuslu ve Müslümanların coğrafyaları onlarda olsaydı, enerjileri imkanları vs. uzaya hakim olurlardı, ama bizimkiler daha Gazze’yi koruyamıyor. Bak bak, Yahudi’nin insafına kalmışlar.






Bizimkilere baktım; Dışişleri politikası ağlamaya endeksli. Gitmiş ağlıyor, ne küçük düşürücü bir resim… Şimdi duyar gibiyim, ağlamak insani bir meziyet… Tabii ki öyle, ama böylesi ağlamak değil. Yahudi piçi vuracak, biz hep ağlayacağız, dua edeceğiz, ee hani fiili dua? Kur’an ne diyordu? Hani samimiyet?
Sayın Davutoğlu, ağlamayalım; İsrail’le olan gizli-açık tüm anlaşmaları gel fesh edelim! İsrailli tüm şirketlere "goodbye" diyelim. Bak herkesin gözünden kaçtı, sarıldığın acılı adamcağızın cebinde Yahudi sigarası var:



İsrail bundan kahrolmuyor işte. Hepimiz bu ürünlere, bazı politikalardan dolayı mahkûmuz. Bunu hükümet çözer… Maalesef işte gerçekler; Obama’ya çok güveniyordunuz, şimdi yine bizim dediğimiz çıktı, "hayal kırıklığı" yaşamışlarmış. Ne komik… ABD politikalarını terk edelim. Müslüman’ın ve Gazze’nin katili bunlar. Yine Filistin hareketleri ne kadar İslami, onu da tartışalım mı? Neyse… Çin zulmüne de aynı tepkiyi gösterelim, Afganistan’a, Keşmir’e vs. ama nerede? Hep önümüze ABD çıkıyor. Sayın Başbakanın samimi arkadaşı OBAMA.
Neyse, ümmet aramaya devam ederken, bir de bizim ülkeye bakayım dedim. Bu ümmetçiler iktidarda, ülkede ne değişmiş; aaa baktım faiz gırla gidiyor, zina suç olmaktan çıkmış, genelevlerin önünde hala güvenlik mensupları nöbette… Gelen vergi, müftü ve imamlara maaş olarak veriliyor. Hani 11 yıl önce biri vardı böyle demişti, baktım o da iktidar partisinde… Aaa gdo'lu tohum israil’den, "One Minut" deniliyor, ardından da mayınlı araziler Yahudi’ye verilmek isteniyor. NATO düşmanları en büyük NATO’cu olmuş. Kişisel hırslar, devlet yönetimine karışmış. Hz. Ömer adaleti nutukları atanlar, Allah söyletiyor, FİRAVUNLAŞMAK diyenler başköşede. Üüüüüfff ne ihaleler, gemicikler, komisyoncuklar. Yetim hakkı yenmiyordur herhalde. Ha, yine bol bol cami yapalım sloganları… Lüks otellerde sünnet düğünü yapmalar. İslami sosyete üretmeler, daha önce laik kesime ne eleştiri getiriliyorsa aynısının beterini -haşa- İslami olarak yapmalar. Mesela Uğur Dündar’a kızanlar, onun yerine kendi Uğur Dündarlarını getirmeler, Rasim Ozan’ı alkışlamalar. Koltuğa yapışmalar, ille de Başkan, ille de ben diyenler…
Allah Allah, bir sürü mehdi de çıkmış ortaya. Mehdi enflasyonu var.
İçki tüketiminde dünyada ilk ondayız, uyuşturucuya değinmiyorum. Bu ülkede, Jennifer Lopez 50 bin kişi hala topluyor. Tv'lerde bugün ne giysek yarışmaları, türbanlı bacılar. Unutmuşlar, en büyük modacı Azrail as’dir. "Beyazı giydirir, doğru podyum yerine, huzuru mahşere…" o kadar!
Ya bazı İslami kanallardaki yemek tarifi programları, Allahın nimeti, çalgılı çengili yapılıyor, vay be… Pislik akan tv dizileri, acayip yarışmalar, sordum kendi kendime, "ne değişmiş İslami açıdan?" Ha, vardır bir bildikleri(!)
Neyse ümmete baktım, aradığım yerlerde bulamadım, sonra çare ne diye düşündüm; tek çare TÜRK BİRLİĞİ, sonra TÜRK İSLAM BİRLİĞİ, sonra İSLAM BİRLİĞİ sonra İNSANLIK BİRLİĞİ, TÜRK ADAMLAR BİRLİĞİDİR.
Hayali ümmetçiliği bırakın, gerçek ümmeti kurmak istiyorsanız TÜRK SANCAĞI ALTINDA BİRLEŞİN! ÜMİTSİZLİK YOK, KOKUŞMUŞLUĞUN farkına varacağız ki uyanalım, rahmet olsun, ALLAHIN VAADİ YAKINDIR, O KUTLU ZAMAN YAKLAŞIYOR. Tüm dünya Adaletle dolacak. Mazlumun hesabı sorulacak.
Son sözüm: İsrail yok olacaksın, Şaron’un piçi, Allah nurunu tamamlayacak.
Saygılarımla.
Oktan Keleş