Hassas kişilerin aslında en
güçlü olduğunu, her şeyin üstesinden tek başlarına
gelebildiklerini?
Başkalarına nezaket
gösterenlerin, kaba davranışlara en fazla maruz kaldığını?
Sürekli başkalarıyla
ilgilenenlerin aslında ilgiye en çok ihtiyaç duyanlar olduklarını?
Söylemesi en zor üç sözün
“Seni seviyorum!” “Özür dilerim!” ve “Bana yardım et!” olduğunu?
Biliyor
muydunuz?
Birinin mutlu görünmesi onun
her daim mutlu olduğu anlamına gelmez; yüzündeki o gülümsemenin ardına
bakarsanız, belki aslında ne kadar acı çektiğini ve gülümsemenin acısının
üzerine beceriksizce örtmeye çalıştığı bir perde olduğunu
görebilirsiniz.
Şu anda sorunu olan bütün
dostlarımız için bir iyi niyet hareketi başlatalım.
Blogumuza bu yazıyı
kopyalayıp yapıştıralım. Belki bir aile sorunları, sağlık sıkıntıları, iş
dertleri, o ya da herhangi bir konuda endişesi olanlara ve sadece birinin
umursadığını bilme ihtiyacında olanlardan bir tanesi, birimizin blogunda rastlar
ve bir anlık da olsa dünyada başkalarını düşünen insanlar da olduğunu fark
eder.
Bunu hepimiz için yapalım,
çünkü kimse sorunlardan bağımsız değildir. Umarım bu yazıyı bütün blog
dostlarımın duvarında görürüm. Bazılarınınkinde göreceğimi biliyorum! Ben bir
dostum için yaptım ve isterseniz siz de yapabilirsiniz. Çok basit, başka
mimlerde olduğu gibi uzun uzun bir şeyler yazmanıza bile gerek yok, kopyalayıp
yapıştıracaksınız. O kadar. :)
Aslında mim'lendim mi bilmiyorum,görmedim ama, yine de cevaplamak istedim :)))
Şu an olsa sevinirim...
Azim...!
O kadar ihtiyacım var ki, herşeyi yapmak ve başarmak istiyorum ama; gel gelelim ki azim yok!
Şimdi orada olmak vardı...
Şuan gerçekten bu sınır da olmayı isterdim.Kayıkla karşıya geçmeyi,üçü de en sevdiğim ülke...
Nerde o eski günler...
Mahalledeki bütün çocuklarla toplaşıp,yediğimiz ekmek arası domatesler;kokusu bile hala burnum da.
Şimdi "Ahmet Kaya" ya bağlayıp,nerde o "bilyelerim,topaçım" moduna giricem.Neyse...!
Neleri özlüyorum?
Ablam'ın daha evlenmemiş olduğu yılları,babam'ın her iş dönüşü getirmiş olduğu;çikolataları,abim'in beni bisikletiyle gezdirmesini,bilgisayarda oyun oynamak için;abimin yanağımı ısırmasına izin verdiğim zamanları,ilkokul da sınıfa girdiğim an, kokan yumurta kokusunu,tebeşir tozunu,nazarboncuklu silgimi ve mario oynamanın verdiği hazzı,mutluluğu çok özledim...
Çok
severim...
Hem Müslüman olup,hem de Türk olmayı gerçekten bir şükür olarak görüyorum ve seviyorum.
Yönetmen: Kawai Hayato Vizyon Tarihi: 06 Ekim
2012 Tür: Gizem Ülke: Japonya Film Dili:
Japonca Bölüm Sayısı: 13 Çeviri: Janoomma & Mirune
Oyuncular: Nakayama Yuma -
Narumi Hikaru Honda Tsubasa - Mizuho Suga Nozawa Yuki - Sugawara
Yu Matsumura Hokuto - Yanai Takashi Yasui Kentaro - Koike senpai Suzuki
Airi - Madoka Setouchi Arai Moe - Nishida Reimi Mizuno Erina - Origuchi
Haruka KONU: 3 yıl önce, lise 2. sınıftayken Narumi Hikaru ve Suga
Mizuho birbirine aşık olup aylarca gizlice çıkarlar. Hikaru'nun karşısındakilere
fazla ilgi gösterme, Mizuho'nun ise karşısındakilere mesafe koyma gibi bir
sorunu vardır. Bir daha görüşmeyi düşünmeyen bu çiftin yolları kanserden
kaybettikleri lise arkadaşları Origuchi Haruka'nın cenazesinde yeniden kesişir.
Mizuho'yu kaybettiği kızının yakın bir arkadaşı zanneden Haruka'nın annesi ondan
Haruka'nın ölmeden önce görüştüğü meçhul sevgiliyi bulmasını ister. Hikaru ve
Mizuho geçmişte vakit geçirdikleri arkadaşlarıyla yeniden görüşmeye başlarlar.
Geçmişlerindeki kırıntıları topladıkça birbirilerinin daha önce hiç görmedikleri
yanlarını da görmeye başlayacaklardı
*************************************************
Dün gece klasik bunalım hallerimden kurtulmak için, dizi izlemeye karar verdim.
Açtım " yeppudaa " yı gözüme çarpan ilk diziyi açtım.
Şansıma o kadar güzel bir Japon dizisi çıktı ki, "Piece"...
İzlemeye başladığımda sanırım saat 00.30 ya da 01.00 civarlarıydı ve ben yattığımda 05.30 falandı :))
Dizinin türü, "gizem" olmasından ötürü zaten çok heyecanlıydı.
Birde, birinci bölüm hariç -48 dk.- diğer bölümler sadece 23 dk. dan ibaret.
Biri bitti diğerini açtım ve gerçekten dizi hertürü barındırıyor.
Spoiler vermiyeceğim, oyuncu kadrosu gerçekten çok güzel ve kendini izleten bir konusu var.
Lâkin, meğer dizi tamamlanmamış ben tabi sonlara gelince anladım.10. bölüme kadar çevrilmişti,tabi heyecandan bugünü zor ettim.Biraz önce 11.bölümüde izledim, kaldı iki bölüm nolur akşama doğru versinler:))
Yalnız "narumi" krakterinin gözleri ne güzel öle ya,lens mi değil mi bilmiyorum ama süper :))
Ben ilk defa bir diziyi daha bitirmeden,tanıtımını yapıyorum.Çünkü,gerçekten çokgüzel ,her bölümde yeni bir heyecan,ve hep bir ters köşeye yatma :))
Sonunu gerçekten çok merak ediyorum,diziyi bitirince daha uzun anlatacağım,sabredemediğimden kısaca anlatmak istedim :))
Yine güzel bir bloga rastladım.Henüz daha çok yeni bir blog,nedense yeni bloggerlarla karşılaşınca aklıma kendi heyecanım geliyor.Hani hergün eklenen bir iki izleyici sayısı,akabinde yeni güzel arkadaşlıklar...
Blogunda güzel bir tarife rastladım ve hemen paylaşmak istedim.Umarım izin almadığım için,kendisi bana gönül koymaz :))
Karamelli Mısır Patlağı
1 çay bardağı patlatmalık mısır
2 çorba kaşığı sıvı yağ
Yarım su bardağı
toz şeker
2-3 çorba kaşığı su
1 kaşık tereyağ
Yarım çay kaşığı
karbonat
Benim çok hoşuma gitti tarif, hem çok lezzetli hem de çok pratik duruyor. Buradan nasıl yapıldığını da öğrenebilirsiniz :))
Birde arkadaşımız küçük, güzel bir çekiliş düzenliyor,desteklerinizi esirgemeyiniz :))
Yine muhteşem kitap kampanyaları, sağolsun " Kitap Bahçesi " sayesinde benim de haberim oldu.Kendisi blogun da çok güzel kitap yorumları yapıyor, ayrıca "vintage" tarzı blogu ile benim içimi açıyor sağolsun, bence uğrayın bloguna :))
Bu aralar o kadar şanslıyım ki, ben bile bi tırsıyorum.Zaten mutluyken bile, tadını çıkaramayanlardanım.
Neden bilmiyorum,bu aralar sürekli kitap çekilişlerini ben kazanıyorum,birde hep ölesine katıldıklarımdan :))
Ya diyorum n'oluyo !
Geçenlerde sevgili " Çağla'nın " çekilişi kazanmış ve çok mutlu olmuştum.Ona da öle, izleyicisiydim ama katılsam mı katılmasam mı? diyerek kararsız bir çekilde katılmıştım.
Daha sonra çok istediğim bir kitap olan "Barnabas Günlükleri " adlı kitabın çekilişi olmuştu.Ben aslında unutmuştum katıldığımı,daha sonra baktım kazananlarda ismimi görünce hatırladım ve mutlu oldum tabi.
Gerçi kitap biraz zedelenmiş bir şekilde geldi,buda beni üzdü.Çünkü öyle olunca okuma hevesim kaçıyo,takıntılı bir insanım ben :)zaten hala okumadım merak ettiğim hâlde.
Geçenlerde yine sevgili " .kontes'in " Pucca Günlük serisini kazandım.Oda ölesine katıldığım bir çekilişti.Normalde "dizüstü edebiyat" pekte ilgimi çekmiyor,hem de açıkçası paramı o tür kitaplara harcamam.Her zaman yerine alıcak başka önemli kitaplarım vardır :))
Dedim beleş -evet dedim valla- katılıyım nolucak,hem biraz kafam dağılır gülerim falan.
Neyse,cumartesi günü geldi kitaplarım,başladım hemen okumaya,zaten ben Pucca'nın blogunu baştan sona okumuştum.Aslında çoğu hikayesine inanmıyorum ama!
Yine de zevkli,hemde bende tebessüm oluşturuyor.Zaten kitabın ilk serisi olan "Küçük Aptal'ın büyük dünyası" bildiğin blogun kopyası,yani hiç para harcayıp almayın,açın blogu okuyun :))
Bugün ikinci kitaba geçtim, -bu arada Erik geberrrrrr- şuan daha başındayım o yüzden yorum yapamıcam.
Dün de yine blogları gezinirken baktım geçenlerde katıldığım "KitapOburlari "nın düzenlediği "Gabriel'in cehennemi" adlı kitabın çekiliş sonucu var,video'lu.
Açtım dinliyorum birde, kız'ın sesi aynı Trt spikeri gibi ben hayran hayran dinliyorum hatta sizde dinleyin :)) buyrun :))
Benim adımı çekmiş ama ben hala farkında değilim sonra,ekranda ismimi görünce direk,
Ya Allah'ım n'oluyo,neden bugünler de hep şanslıyım, ölücem mi yoksa?
Zaten rüyamda ön dişim çıkıyodu, kesin kötü bişey olcak !
Salak gibi üzüldüm resmen :)) birde şimdi hep kazanınca,annem dedi ki; "kızım ne bu bedeva incil mi dağıtıyorlar?" aahahhah :))
Haklı kadın,hergün kitap geliyo kargoyla :)) sölemeye çekinir oldum :))
Neyse tabi işin şaka kısmı bu,tabi mutlu oluyorum ama,melankolik kısmım da hep taarruz da :))
Aslında yazıyı yazma amacım,emeği geçen herkese teşekkür etmek ve tabi ki haklarını helal etsinler :))
Aslında,ergenlik kimliğimin en yüz karartıcı bölümü sanırım.
Ben ki,yukarı da gördüğünüz şahsiyete o zaman ki inancımla aşıktım ahahahah :))
Allahım,ben gördüm bu resmi ve tam 3 yıl hiç bıkmadan baktım.
Bütün sitelere,fanclub'lara,bloglara üyeydim.
Hergün,yeni bir ropörtajın çevirisi için,saatlerce oturudum bilgisayarın başında,o saçlarının herbir beyaz röflesini saymışlığım var :))
Aslında,onu bana çeken şey sırf şu saçları,o zaman ki özgür ruhumu,simgeleyen şey...!
Onun hakkında yapılmadık eleştiri kalmamıştı,ama o yılmadı ve kimseyi umursamayan haliyle birçok fan kazandı,buna bende dahildim :))
Tokio Hotel
Aslında bunlar bir, Alman pop rock grubu,Bill ve Tom ikizler, georg ve gustav da onların çocukluk arkadaşı.
Bill ve Tom'un ikiz olduğunu duyunca inanamamıştım çok farklılardı çünkü.
Hala bile,bende Bill'in 2 metrelik bir posteri var,sadece gövde kısmını sığdırabilmiştim odamın kapısına,zaten bu yazıları yazmamın sebebi de biraz önce posterin alt kısmını bulmamdı :)) üstüde bulabilirsem fotoğrafını çekip eklicem :))
Tip olarak evet belki çekicilikleri yok ama Bill'in sesi güzel gerçekten,hatta şuan merak ettim naptıklarını,yeni bir albümleri var mı acaba? :))
Aslında tekrar dönmek isterdim o günlerime ya,saçma falandı ama ben mutlu oluyordum:))
Sonra noldu da bıraktım,hem büyüdüm,hem bill saçlarını kesti,ve sıkılmıştım galiba,çünkü hala bile Türkiye'ye gelmediler konsere,o zamanlar gelmeleri için yollamadığımız e-posta,mektup,hediyeler kalmamıştı :))
Belki de onları bende farklı kılan uzun süre beni kendilerine çekmeleriyde,ben yapı -kişilik- olarak çok çabuk sıkılan biriyim,ama onları 3 yıl takip etmiştim :))
Şimdi "justin bieber" duyulan hayranlık birçoğumuza saçma ve komik geliyor ama,kınamıyorum onları,tabi lafım 15 yaş altına :)) üstü varsa lütfen hülya avşarın tenis raketiyle dünya'dan uzaklaştırılsın :)))
Eee! o kadar laflarını ettik bari birkaç sevdiğim şarkılarını koyayım :))
Herkes'in hayatında unutmak istediği bir yaşantısı ya da anısı vardır,ve çoğunlukla bu "ergenlik dönemi"nde gerçekleşmiştir.Bazen düşünüyorum da nasıl bir ruh halindeydim acaba? :))
Hala hatırladığımda gülünç bulduğum bir olay var ki, bende "Disney" furyasına kapılmıştım :))
Bknz.
Miley Cyrus - Selena Gomez
İkisi arasında hala bile süre gelen bir rekabet var,bu inkâr edilemez.O zamanlar ben "Miley" dim.
Doğal olarak selena'ya uyuz oluyordum,gerçi hala sevdiğim sölenemez -kinciyim evet- .
Olay şundan ibaretti,Miley "jonas brothers" kardeşlerden "Nick Jonas" ile çıkıyordu.Daha sonra n'olduysa Nick selena ile çıkmaya başladı,daha doğrusu miley le iken selenayla bir ilişkiye başlaması olay oldu.Te o zamandan bu yana bir yarış var aralarında.Giyimleri,ilişkileri,şarkıları,albümleri,dizileri ve filmleri hep karşılaştırılır.Şuan durum ne bilmiyorum.Tek bildiğim ikisinin de Nick'le olmadığı...!
Hatta bu şarkıyı miley nick'e yazdığa dair rivayetler vardı :))
Komik demi,komik tabi :))
Birde bunlarda komik bir durum var ki,oda hepsi yani bütün kız-erkek disney oyuncuları bir şekil de birbirleriyle çıkmıştır.
Şimdi resim araştırması yaparken miley'in son haline rasladım,sevdim aslında gayet tarz duruyor.
Evet efendim,yine gelenekselleşmiş olan " Kitap kurdu böjük " her ay olan kitap çekilişini başlatmış bulunuyor.Yukarı da görmüş olduğunuz "en çok satanlar" bölümünden,istediğiniz 2 kitap sizlerin olucak -hayırrr benim olucak- Buyrun şansınızı deneyiniz :))
Pazartesi sendromunu yaşamayı;Ne bir gidecek üniversitem,ne de işim olduğu için hergün evdeyim,bugünün dünden bir farkı yok yani,klas günler zinciri...
Ödev,Tez,Vize;kelimelerini kullanmayı resmen aşeriyorum.Bunları söliyeceğimi de hiç düşünmezdim ama :))
Üniversitekazanmam artık şart oldu.Yaşıtlarım seneye son sınıfa geçicek,ama ben daha istediğim bölümü kazanamadım bile.
Hayır bi uğraş,bir azim ne bileyim bir hırs da yok!
Nasılsa 2 yıllık -Radyoloji- diye sanki her an kazanıp,hemencik bitirebilecekmişim gibi geliyor,ama hala koca bir "tırrttt"...
Yabancı dil; herhangi bir dil öğrenmek istiyorum yahu :))
Yeni bir ev, Allah'ım şu kentsel dönüşüm bize de uğrasa,o bahane ile farklı bir eve,ortama,mekana sahip olabilsek.21 yıldır aynı evde oturmaktan gına geldi,zaten eski tadı da kalmadı.Nerdeyse kiracılara özenir oldum :))
Ehliyet, artık bu yaz,hatta nisan gibi almalıyım.Koca araba garaj da yatıyo resmen,yazık!!!
Serdar Gökalp, burdan sesleniyorum;gece yayınına "nolurrr geri dönnnnnn" sesini özledim ya resmen ailemden biri gibi olmuştun -hayır ağlamıcam- :))
Kore, dizilerime geri dönmek istiyorum,bi nebze de olsa mutlu ediyordular.Birçok, yarıda bıraktığım dizilerimi tamamlamak istiyorum.
Cath kidston, ürünlerinin hepsine sahip olamak istiyorum.