22 Haziran 2013 Cumartesi

Hedefe Yürüyen "ADAM OL" Yeter...


Ne hakim, ne savcı, ne de doktor ol
Hedefe yürüyen adam ol yeter
Çıksa da önüne bin bir türlü yol
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Elbet seni hakir görenler olur
Kınayanlar olur, yerenler olur
Vazgeç diye akıl verenler olur
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Kararlı ol, kim ne ederse etsin
Düşmana el salla kör dövüş bitsin
Sonsuza talipsen aldırma gitsin
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Engeller çıkarsa pes etme sakın
Ölümüne giden bir tavır takın
Kışlar bahar olur, uzaklar yakın
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Şu sahte dünyada gözün kalmasın
Dışın alsa bile için almasın
Makamın, şöhretin varsın olmasın
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Garibi, mazlumu üzen değişmez
Ezilen değişmez, ezen değişmez
Lafazanlık ile düzen değişmez
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Bir çınarsın, kimse bükemez seni
İstediği yöne çekemez seni
Hesaplar, planlar yıkamaz seni
Hedefe yürüyen adam ol yeter

Mertlik ve dürüstlük hileyi yener
Yalancının mumu yatsıda söner
Mutlaka bu devran tersine döner
Hedefe yürüyen adam ol yete

7 Haziran 2013 Cuma

#direnÜLKEM...!

Bu iki adama, durumu böyle açıklayıcı ve ispatlayıcı özetledikleri için "TEŞEKKÜR EDERİM"...
 
"YİĞİT BULUT"
 


"ALİ KARAHASANOĞLU"

 Taksim’deki olayların başlangıç tarihi, bir darbenin yapılış tarihi: 27 Mayıs.

Hayli ilginç geldi bana..
Dün göstericiler adına Başbakanvekili ile görüşenler, 28 Şubat’ın darbeci sözde sivil
 toplum kuruluşları..
Bu da hayli ilginç..
5’li Çete’nin en önemli ayağı DİSK temsilcisi orda..
28 Şubat’taki tüm hükümet karşıtı gösterilerin destekçisi TMMOB temsilcisi orda.. Yine 28 Şubat darbesine açıklamaları ile destek veren İstanbul Tabipler Odası’nın temsilcisi orda..
Sizin anlayacağınız; 28 Şubat’ta darbecilerin yanında kim vardı ise, dün Taksim Platformu adı altında Başbakanvekili Bülent Arınç ile görüşenler de onlar!
Ekip de aynı.. Kafa aynı.. Yapılmak istenen de aynı..
Açıklamalarından da, arzuladıkları anlaşılıyor zaten..
Diyorlar ki, “Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası adı altında ya da başka herhangi bir yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılması..”
Oysa bunlar değil miydi, “Biz çocukluğumuzda Emek Sineması’na giderdik. Emek Sineması’nın hatırasını yaşatmak istiyoruz” diye nostalji yapanlar..
Şimdi, çocukluğunda babasından “Topçu Kışlası” ile ilgili anıları dinleyenler de, “Topçu Kışlası hayata geçirilmeli.. Biz Topçu Kışlası’nın nostaljisini yaşamak istiyoruz” dese, ne cevap verebilir, bu parkçılar?
Emek Sineması’nın hatırası var da, Topçu Kışlası’nın yok mu?
Nitekim sonunda Emek Sineması için söz aldılar, yeni yapılacak binada, Emek Sineması, eski hali ile bulunacak.
Peki, Emek Sineması tekrar yapılacak da, Topçu Kışlası niye yapılmayacak?
Bu bir yana, böylesi bir kararı, ne idüğü belirsiz darbe destekçisi dernekler mi verir, yoksa halkın seçtiği hükümet mi?
Ki, “Böyle olacak” diye hükümete dayatmada bulunuyorlar?
“% 50’yi sokağa çıkartırız” söylemini beğenmiyorsunuz.
Eyvallah.
“Üç tane oda olarak siz istemiyorsunuz ama, % 50’nin temsilcileri de, Topçu Kışlası’nın yapılmasını istiyor.. Hangisini dinleyeceğiz, üç tane odayı mı, % 50’yi mi?” sorusuna ne diyeceksiniz?
Bunu da geçtik..
Beyefendiler, % 50 oy almış hükümete kendi fermanlarını dikte ediyorlar: “Kanal İstanbul’u unut. 3. havaalanını unut. 3. köprüyü unut. HES’leri unut.”
İyi de, tam da bunları yapıp-yapmamak için seçime gitmiyor muyuz biz?
Eğer bunların yapılıp yapılmayacağına, üç tane baldırı çıplak çocuk karar verecekse, niye seçime gidiyoruz?
Niye 45 milyon insan oy kullanıyor ki?
Polis araçlarını taşlayan o üç tane çocuğun adresini verin, onlara soralım: “Köprü yapalım mı?”
Hatta soralım bunlara: “2. köprü de gereksiz herhalde.. Yıkalım mı?”
Buraya kadarki talepleri, yine bir derece..
Ya şu talebe ne diyeceksiniz: “Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılmasını,”
Ahlaksızlığa bakın.
266 polis yaralanmış.
70 trilyon maddi direkt zarar var..
Borsadaki dolaylı zararlar.
Dövizdeki problemler..
Ülkenin uluslararası arenadaki itibarına yönelik kayıplar önümüzde duruyor....
Başbakan’a, ailesine yapılmış en adice küfürler orda duruyor.. O küfürler hâlâ yapılmaya devam ediliyor. İnternet sitelerinden kaldırılmış bile değil..
Ve Taksim Platformu adı altındaki, kerameti kendinden menkul üç tane adam diyor ki, “Gözaltındakileri bırakın..”
Dahası varmış: “Soruşturma yapılmayacağı taahhüdünde bulunun!”
“Yani yargıya talimat verin” diyorlar..
Suçlarını biliyorlar, “Suçları soruşturmama sözü verin” diyorlar..
İşledikleri suçlara ortak arıyorlar..
O dönemler bitti beyler..
Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz..
Kışkırtmalarınızın..
Ölümüne sebep olduğunuz o gencecik 2 çocuğun..
Yaralanmalarına sebep olduğunuz onlarca çocuğun..
Hepsinin hesabını vereceksiniz.
Dün Başbakanvekili’ne sunduğunuz 7 maddelik teklif, suç deliliniz olacak..
28 Şubatçılar gibi, “Biz demedik, o dedi. O demedi, bu dedi” türünden mavallarla da kurtulamayacaksınız..
Yürütmeyi durdurma kararı çıkana kadar, sizin hangi yetkiniz vardı ki, gösterilerle Taksim’deki çalışmayı engellemeye kalktınız?
Çalışmalar durdurulduktan sonra, hangi kirli planı gerçekleştirmek istiyordunuz ki, gösterilere devam ettiniz?
Vereceksiniz, bunun hesabını..
O zaman ağlaşmazsınız inşaallah, Silivri’deki emekli generaller gibi!
 
******
Gerçekten merak ediyorum;"kaç gündür hiçbir ideolojiye ve partiye dahil olmayıp(!) ,parkta yatan,coplara ve gazlara maruz kalan gençlerimiz değil de, evlerin de ellerini avuşturarak,efendilerinden gelecek olan talimatları bekleyen sendikacılar "Başbakanvekili" ile görüşmeye gidiyor?